19 Aralık 2013 Perşembe

Büyük Yolsuzluk


     Gündem o kadar yoğunki haberlere yetişemiyoruz. Dünkü yazımda Deniz Feneri savcılarının başına gelenler umarım rüşvet ve yolsuzluk soruşturmasını yürüten savcıların başına gelmez demiştim ama maalesef şube müdürlerini unutmuşuz. Birçok şube müdürü görevinden alındı. Emniyet içindeki cemaat ayıklanmaya başlandı.
     Hükümet kanadı bu operasyonu iktidarlarına yönelik bir saldırı olarak görüyor maalesef. Cemaat ile dershane konusundaki inatlaşmanın bir sonucu olarak görüyor ki haksız da değil. Fakat ortada hırsızlık, yolsuzluk varsa bu neyi değiştirir? Hırsız, hırsızdır. Ayrıca böyle bir olayın cemaat tarafından bilinip kuyruğuna basılmadıkça gündeme getirmemesi ayrı bir konu. Hükümet cemaat gerilimi olmasaydı söz konusu kişiler gemisini yürütmeye, ayakkabı kutularını doldurmaya devam mı edecekti? Haram yemenin, hırsızlığın dinimizdeki yerini biliyoruz. Cemaatteki yeri nedir? Cemaat hangi dine, hangi Allah'a tapıyor?
     İktidarlarına saldırı olarak gördükleri için operasyonu ciddi bir şekilde eleştiriyorlar, saldırıyorlar, en önemlisi müdahale ediyorlar. Erdoğan, Arınç olayları geziye bağladı. Arınç, süphelilerin sabahın 5'inde evlerine baskın yapmasını eleştirmiş. 13 Nisan 2009'da Ergenekon operasyonlarının yürütüldüğü zamanda Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği Genel Başkanı, o dönem kanser hastası, Türkan Saylan'ın evine sabahın 5'inde baskın yapılmıştı. O zaman Arınç'tan böyle bir açıklama hatırlamıyorum maalesef. Bakın Erdoğan 2009'da Ergenekon soruşturması yürütülürken ne demiş?
 
      "Bırakın bakayım, nereye varacak bu işin sonu?" olması gereken bu! Rüzgara göre duruş değişmez, değişmemeli. Gerçi bu erdemdir ama politikadan, politikacılardan bahsediyoruz.
     Bugün okuduğum diğer büyük yolsuzluk haberi beni düşünürdü doğrusu. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı İstanbul Ulaşım A.Ş.'de güvenlik görevlisi olarak çalışan Sinan Y., zor durumda kalan vatandaşları parasını ödemesi şartıyla kendi kartıyla turnikeden geçirip şirketi 4.90 TL zarara uğrattığı gerekçesiyle hakkında dava açılmış ve 7 yıl hapsi istenmiş.
     Bir tarafta milyon dolarlık bir operasyon ve korunan zenginler, diğer tarafta 5 lira bile olmayan zarardan ötürü hakkında 7 yıl hapis cezası istenen orta gelir vatandaş. Bu adaleti, devleti ve insanları milyonlarca dolar zarara uğratan zenginlere karşı da görecek miyiz? Düne göre benim umudum gitgide azalıyor. 
     Neden mi? Çünkü kavramların bile cepteki paraya göre değiştiği bir dünyada yaşıyoruz dostlar. Fakir çalarsa hırsızlık, zengin çalarsa yolsuzluk oluyor. Fakirin gayri meşru çocuğu olursa piç, zenginin olursa yasak aşkın meyvesi oluyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder